13 Şubat 2013 Çarşamba

Rüya Tanrısı


Rüyalara, gerçek hayattan daha çok inanan bir insanım. Rüyalarımdaki dehşet, rüyalarımdaki mutluluk daha gerçekçi sanki. Benim hayatım Tanrı’nın elindeyse, rüyalarda benim elimdeymiş gibi.
 Sık sık aynı şekilde gördüğüm iki tip rüya var. Biri ürkütücü biri naif. Ürkütücü olandan değil de naif olandan bahsedeceğim.
 Bir adam var rüyamda, yüzünü asla göremediğim sıcaklığını ise hep hatırladığım.
Bir adam var rüyamda. Şeklini şemalini hiç bilmediğim. Sadece sıcaklığını hissettiğim bir adam. Çok tanıdık bir sıcaklık. 

Olgun bir adam. Benden çok daha olgun. Sarıldığımda korumasını hissettiğim bir adam. 

Yanında şımarabildiğim bir adam. Şımarıklıklarıma gülen fakat asla kendisi şımarmayan bir adam.

Bakışı ve saçıma dokunmasıyla sevgisini hissettiğim bir adam. 

Kızdığında kötü sözler söylemeyen bakışıyla ürküten bir adam

Benimle çocukla ilgilenirmiş gibi ilgilenen fakat asla ‘çocuk’muşum gibi davranmayan bir adam.

Yanında ağlayıp yanında gülmek istediğim bir adam. Gülümsemelerimin sebebi fakat gözyaşlarımın hiç bir zaman sebebi olmayan bir adam

Bir adam düşün ki saçımı kulak arkama almasıyla gözlerimi dolduruyor. 

El hareketleri, gözlerindeki o şefkat… 

Rüyamdaki o adam… 

Rüyalarımın Tanrısı benim. 

Bugüne kadar yan yana hiç uymasak da

O sıcaklık senin sıcaklığın. 

Gözlerindeki o şefkat senin şefkat

Hiç bir zaman yüzünü göremiycem belki ama o sensin biliyorum. 

Hissediyorum…

O sensin..

Çünkü rüyalarımın Tanrısı benim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder